Hakkımızda

Uzmanlık Alanı

Blog Galeri Randevu Al
Ana Sayfa

|

Uzmanlık Alanı

|

Meme Hastalıkları

Meme Hastalıkları

Memeler, asıl görevi süt yapmak olan kaburgaların üzerindeki göğüs kaslarının önünde bulunan  bezlerdir.  Her meme lob adı verilen 15 ile 20 kısımdan oluşur. Loblar küçük lobülleri; lobüller, süt üreten küçük bezleri kapsar. Süt, lobüllerden ve duct denen ince kanallardan geçerek meme başından akar. Meme başı areola denen koyu renkli cilt bölgesinin merkezidir. Lobül ve kanalların arasını yağ ve bağ dokusu doldurur. Memeler aynı zamanda lenf denen renksiz sıvıyı taşıyan lenf kanallarını da içerir. Lenf kanalları küçük yuvarlak lenf bezlerine açılır.


Memeye ait lenf bezi grupları memeye yakın olan koltukaltında, köprücük kemiğinin üstünde ve sternumun (iman kemiği) yanında bulunur. Lenf bezleri lenf sisteminde olabilecek bakteri, kanser hücreleri ve diğer zararlı bileşenleri tutar.

 

Memenin Selim (İyi Huylu) Hastalıkları

Memede kitle fark edildiğinde, gecikmeden uzman doktorla görüşülmelidir. Ancak memedeki her kitle kanser değildir.

 

Memede Kitleler

  • Tüm meme kitlelerinin %80-85′i, özellikle 40-50 yaş altında, kanser dışı nedenlere bağlıdır.
  • İyi huylu nedenler, fibrokistler, fibroadenom, meme absesi, yağ nekrozudur.
  • Kanser açısından şüpheli kitleler genellikle sert, düzensiz kontürlü ve hareketsizdir.
  • Fibrokistler, içi sıvı dolu keseciklerdir. Ağrısız, hareketli, düzgün sınırlı ve yumuşak kıvamlıdır.

Meme kanserine bağlı kitlelerin % 90’ı ağrısızdır.

 

Fibrokistik Meme Hastalığı

  • Memenin en sık görülen lezyonudur.
  • Tüm kadınların yaklaşık %60′ında görülür.
  • 30-50 yaş arasında sık rastlanır.
  • Menopoz sonrası ender görülür.
  • Nedeni tam olarak bilinmemektedir. Menopoz sonrası nadir görülmesi, yumurtalık hormonlarıyla ilişkisinin olduğunu düşündürmektedir.
  • Risk etmenleri: Kalıtım ve beslenmeyle (aşırı yağlı beslenme, fazla kahve tüketimi) ilişkili olabilir.

Fibroadenomlar

  • Nedeni bilinmemektedir.
  • Yağ tüketiminin artmasıyla ilişkili olabilir.
  • Genç kızlık dönemi ve 20 li yaşlarda en sık görülür.
  • 30 yaşın üstünde nadiren görülür
  • Tek veya her iki memede, bir veya daha çok sayıda olabilir.

Yağ nekrozu

  • Travmaya bağlı olarak gelişir.
  •  Kitlenin yakınındaki deride morluk görülebilir.
  • Kitlede duyarlılık olabilir.
  • Deride veya memebaşında çökme ve çekinti olabilir.
  • Biyopsi yapılmadan meme kanserinden ayırdedilemez.
  • Meme başı akıntılarının çoğu hormonaldir. Emzirmenin kesilmesinden sonra aylarca veya 1 yıla yakın devam edebilir.
  • Meme başı akıntılarının yalnız % 10′u papillom veya kansere bağlıdır.
  • Kendiliğinden (meme başlarını sıkmadan) gelen, kanlı, tek meme başından ve tek kanaldan gelen meme başı akıntılarında gecikmeden doktorunuzla görüşün.
  • Süt şeklinde, krem kıvamında sarı-yeşil renkli, kendiliğinden gelen, sulu veya kanamalı akıntılar olabilir.
  • Süt şeklinde meme başı akıntısı ( galaktore )
  • Emzirmenin kesilmesinden sonra aylarca veya 1 yıla kadar devam edebilir.
  • Bazı ilaçlara bağlı olarak görülebilir (bazı hipertansiyon ilaçları, yatıştırıcı ilaçlar ve doğum kontrol hapları).
  • Prolaktin salgılayan beyin tümörlerine bağlı olarak gelişebilir (prolaktinoma).

Krem kıvamında meme başı akıntısı

  • Bir veya birden fazla meme başı kanalından gelebilir.
  • Genellikle duktal ektaziye bağlıdır.
  • Duktal ektazi meme kanallarının iltihabı veya enfeksiyona bağlı olarak genişlemesi ve kalınlaşmasıdır.

Kendiliğinden olan sulu veya kanlı meme başı akıntıları

  • Araştırılması gereklidir.
  • İntraduktal papillom (meme kanalları içinde küçük, kanserle ilişkisiz, siğile benzer, iyi huylu büyüme) veya kansere bağlı olabilir.

Meme kanseri belirti ve bulguları nelerdir?

Meme kanseri, en sık, memede ağrısız sertlik (kitle) şeklinde ortaya çıkar. Meme kanseri olan kadınların yüzde 70 kadarında hastalık kendisini bu şekilde belli eder. Diğer belirtiler; memede büyüme ve asimetri, meme başında çökme, içeri doğru çekilme, tek taraflı meme başı akıntısı (kanlı ya da seröz). Tek taraflı akıntıların memede ele gelen bir kitle ile birlikte olması,meme kanseri riskinin yüzde 12 civarında olduğunu gösterir. Meme cildinde kalınlaşma, portakal kabuğu görünümü şeklinde değişikliklere yol açabilir. Daha geç kalınmış hastalarda ciltte kızarıklık, açık yaralara da (ülserasyon) yol açabilir. Hastalık bazen de koltuk altında şişlik, sertlik ya da uzak organ tutulumlarının neden olduğu çok değişik belirtilerle karşımıza çıkabilmektedir.

 

Genetik Faktörler ve Meme Kanseri

Kalıtsal meme kanseri gerçek anlamda vakaların yaklaşık yüzde 5′inde vardır. Burada rol oynayan en önemli genler; BRCA1, BRCA2 ve p53 genleridir. Ailesel meme kanseri anneden veya babadan geçebilir. Kuvvetli aile hikayesi veya genetik yatkınlığı olanlarda takip kriterleri farklıdır. Bu kişilerin daha genç yaştan itibaren mamografi takibi ve daha ayrıntılı jinekolojik tümör takibi yapılır. Genetik test yaptırabilirlerse bu, daha kesin olarak doğrulanabilir. Genetik test yaptıranlarda BRCA1/BRCA2 mutasyonu saptanmazsa, diğer normal riskli kadınlardaki gibi tarama önerilir. Test yaptırıp genetik bozukluk (mutasyon) bulunanlar veya testi yaptıramayanlar ise riskli grupta kabul edilirler. Bu gruptaki kişiler, kalıtsal meme/ yumurtalık kanseri riski olan kişiler olarak değerlendirilirler. Bu kişilerde meme muayenesine 18 yaşından, mamografi çekilmesine 25 yaşından itibaren başlanmalıdır. Ayrıca 30-35 yaşından itibaren 6 ayda bir detaylı kadın doğum muayenesi ve ‘tümör belirteci’ (CA 125) takibi önerilmektedir.

 

Tanı Yöntemleri

Klinik Muayene

Doktor, kadının memesindeki kitleleri ve olası diğer sorunları belirleyebilmek için, memeyi muayene eder. Eğer muayene sırasında memede bir olağan dışılık saptanırsa, bu durumun meme kanseri, ya da başka bir nedenden olup olmadığı belirlenmelidir. Doktor hastasından kendi ve aile hikâyesini öğrenir. İyi huylu tümörler, kanserli tümörlerden farklı hissedilir. Doktor, varsa kitlenin boyutunu, şeklini, kıvamını ve kolay hareket edip etmediğini kontrol eder. Yumuşak, düzgün, yuvarlak ve hareket edebilen kitleler çoğunlukla iyi huylu tümörlerdir. Sert, farklı şekilli ve sabit gözüken kitleler, büyük olasılıkla kanserdir.


Memenin içindeki dokuları görüntülemek için mamografi, ya da başka görüntüleme işlemleri istenebilir. İlk incelemelere ek olarak hangi testlerin yapılacağını ve gerekliyse, tedavi yöntemlerini doktor belirler. Şüpheli alanlar için biyopsi gerekebilir.

 

Tanı Mamografisi

Tanı mamografisi, tarama mamografisinde memenin olağan dışı gözüken alanlarının daha ayrıntılı gösterildiği röntgen resimleridir. Doktorun kitle, ağrı, kalınlaşma, meme başı akıntısı ya da memenin şeklinin, boyutunun değişimi gibi olağan dışı meme değişiklikleri hakkında daha fazla bilgi sahibi olmasını da mümkün kılar. Tanı mamogramları, memenin belli alanına odaklanabilir.

 

Ultrasonografi

Yüksek frekansta ses dalgaları kullanan ultrasonografi, çoğunlukla kitlenin sıvı dolu bir kist, ya da katı bir kitle olduğunu gösterebilir. Doktor, bu resimleri monitörde görür. Testten sonra görüntüler kaydedilir ve çıkış alınabilir. Bu test, mamogramla birlikte yapılabilir.

 

Manyetik Rezonans Görüntüleme (EMAR)

Manyetik rezonans görüntüleme (MRI) için bilgisayara bağlı güçlü bir mıknatıs, memenin içindeki dokuların ayrıntılı görüntüsünü almak için kullanılır. Doktor bunları monitörden izleyip daha sonra filme basabilir. MRI, mamogramla birlikte yapılabilir.

 

Biyopsi

Doktorun kanser olup olmadığını anlaması için, çoğunlukla, memeden sıvı, ya da doku alınması gerekir. Buna biyopsi denir. (Biyopsi bir cerrah ya da radyolog tarafından yapılır.)
Bazen mamogramda görülen şüpheli bir alan, klinik meme muayenesinde fark edilmeyebilir. Doktor görüntüleme cihazlarıyla şüpheli alanı görüp, daha sonra dokuyu alabilir. Bu tip işlemler, ultrason, telle işaretleme veya  stereotactic biyopsiyi de kapsar.

 

İnce iğne biyopsisi: Doktor, meme kitlesinden sıvı ve / veya, hücreleri almak için ince bir iğne kullanır. Eğer sıvının içinde hücreler varsa, sıvı, patoloğun mikroskop kullanarak kanser hücrelerini araştırdığı laboratuvara gönderilir.

Kor biyopsi: Bu işlemde meme dokusunu almak için, kalın bir iğne kullanılır. Sitolog tarafından kanser hücresi taranır.

Cerrahi biyopsi: Cerrah, kitlenin bir parçasını, ya da tamamını alır. Patolog, dokunun kanser olup olmadığını araştırır.Eğer kanser hücreleri bulunursa, patolog ne tür bir kanser olduğunu söyleyebilir. En yaygın meme kanseri tipi kanallardan çıkan "ductal" kanserdir. Diğer bir tip, lobular carcinoma’dır, lobüllerde başlar.

 

Meme Kanseri Evreleri

Kanser evresini, tümörün boyu ve kanserin yayılımı tanımlar. Evrelendirme sisteminde 0 ile 4 arasında bir rakam belirtilir.
 

Evre 0 (Sıfır) : Aynı zamanda “in-situ” olarak da adlandılır. Evre 0 (sıfır), olan kanserler yerlerinde kalmış ve çevre dokulara sıçramamış kanserlerdir. Evre 0 (sıfır) kanserler oluştukları yerlere göre ikiye ayrılırlar. Süt bezlerinde ya da süt kanallarında oluşabilirler.
Evre 1 (Bir) :  Orijinal tümör 2 cm ya da daha küçüktür. Kanser lenf bezlerine sıçramamıştır.
Meme Tedavisi : Lumpektomi (kanserli kitlenin etrafında bir parça sağlıklı göğüs dokusu ile birlikte alınması) ve koltuk altı lenf bezlerinin alınmasını takip eden radyasyon tedavisi yapılır. Gerekiyorsa kemoterapi veya hormonoterapiler eklenir. Mastektomi (Kanserin bulunduğu göğüsün alınması operasyonu) ve koltuk altı lenf bezlerinin çıkarılması önerilir.
Evre II (İki) : Orijinal tümör 2 ile 5 cm arasındadır ve lenf bezlerine sıçramamış veya sıçramış olabilir. Evre II (İki) için genelde uygulanan tedavi şekli Evre 1 ile aynıdır, ancak eğer tümör büyükse ya da lenf bezlerine sıçramışsa kemoretapi, hormonterapi ve radyasyon tedavisinin tamamlayıcı olarak önerilmesi daha yaygındır.
Evre III (Üç) A : Orijinal tümör koltuk altı lenf bezlerine ve göğüs dışı dokulara sıçramıştır. Operasyon sonrasında genelde radyasyon tedavisi ve sistematik tedavi olarak kemoterapi ve hormon tedavisi uygulanır. Eğer tümör çok büyükse, operasyon öncesinde tümörün boyunun küçültülmesi amacıyla kemoterapi uygulanabilir. Bu tip kemoterapiye neoadjuvant kemoterapi denir.
Evre III (Üç) B : Orijinal tümörün boyutuna bakılmaksızın, tümörün kendisini göğüs duvarına bağladığı ve göğüs lenf bezlerine sıçradığı durumlarda kanser Evre III (Üç) B olarak adlandırılır. Evre III B meme kanserinin standart tedavisi genellikle neoadjuvant kemoterapi ile başlar. Orijinal tümörün boyunun istenen oranda küçülmesi ile birlikte cerrahi tedavi yapılır. Operasyon sonrası uygulanan standart tedavi ise; radyasyon tedavisi, kemoterapi ve hormon tedavisidir.
Evre IV (Dört) : Kanser göğüs dışında vücudun diğer bölümlerine (kemikler, akciğer, karaciğer ya da beyin gibi) sıçramıştır. Evre IV (Dört) meme kanserinin tedavisinde temel amaç yaşam süresini ve kalitesini artırmak, hasta şikayetlerini gidermektir. Tedavide genelde kemoterapi ve hormon tedavisi gibi tüm vücudu etkileyen sistematik tedaviler uygulanır. Hastanın şikayetlerinin azaltılması amacı ile bazı durumlarda mastektomi (Kanserin bulunduğu göğüsün alınması operasyonu) de önerilebilir.

 

Memenin korunduğu ameliyat

Yalnızca kanserin alındığı, tümörün çıkarıldığı, ancak memenin alınmadığı operasyona, meme koruyucu ameliyat (lumpectomy, segmental mastectomy, ya da partial mastectomy) denir. Cerrah çoğunlukla, ayrı bir insizyon ile, lenf sistemine kanser hücrelerinin girip girmediğini belirleyebilmek için bekçi lenf düğümünü özel yöntemlerle belirleyerek çıkarır ve metastaz olup olmadığı taranır. Eğer var ise koltukaltındaki lenf bezlerini çıkarır. Bu işleme Sentinel (bekçi) Lenf düğümü biyopsisi, koltukaltındaki lenf bezlerinin çıkarılma işlemine, koltuk altı lenf bezi disseksiyonu denir. Memenin alınmadığı ameliyattan sonra, memede kalmış olabilecek kanser hücrelerini yok etmek için radyoterapi uygulanır.

 

Mastektomi

Memenin koltuk altı lenf bezleri ile veya birlikte olmadan alındığı operasyona mastektomi denir.

1– Basit mastektomi (memenin tamamının alınması) Ameliyatı

Total mastektomide cerrah tüm memeyi alır. Koltuk altı lenf nodlarının alınmadığı ameliyata, Basit Mastektomi, koltukaltındaki lenf nodlarınında alındığı ameliyata Modifiye Radikal Mastektomi ameliyatı denir.

2– Modifiye Radikal Mastektomi (koltuk altı lenf bezleri ve memenin tamamının alınması) Ameliyatı 

Modifiye radikal mastektomide, cerrah memenin tümünü, koltukaltındaki lenf nodlarının çoğunu, ya da tümünü alır. İki göğüs kasının küçüğü de, lenf nodlarının alınmasını kolaylaştırmak için alınabilir.

 

Radyoterapi (ışın tedavisi)

Radyasyon terapisi/tedavisi de denir, kanser hücrelerini öldürmek için yararlanılan yüksek enerji ışınlarıdır. Genelde, tümörün çıkarılıp, memenin alınmadığı ameliyatlardan sonra uygulanır. Bazen, tümörün boyutuna ve diğer etmenlere bağlı olarak, mastektomiden sonra da uygulanır. Radyasyon, bölgede kalmış olabilecek meme kanseri hücrelerini yok eder.
Radyoterapiden zaman zaman da, kanser hücrelerini yok etmek ve tümörleri küçültmek için ameliyattan önce (yalnızca radyoterapi, ya da kemoterapi veya hormon terapisiyle birlikte) yararlanılabilir. Bu yaklaşım çoğunlukla, meme tümörünün büyük olduğu, ya da tümörün ameliyatla kolayca alınamadığı durumlarda söz konusu olur.

 

Kemoterapi (ilaçla tedavi)

Kemoterapi, kanser hücrelerini öldürmek için ilâç kullanımıdır. Meme kanseri için kemoterapide, genellikle birkaç ilâç birlikte kullanılır. İlâçlar hap olarak, ya da damardan enjeksiyon yardımıyla verilir. Her iki yolda da ilâçlar kana karışır ve vücutta dolaşır.

 

Hormon Tedavisi

Hormon tedavisi, kanser hücrelerinin büyümesi için gerekli olan doğal hormonları (östrojen ve progesteron) almasını engeller. Eğer laboratuvar testleri meme tümörünün hormon reseptörlerine sahip olduğunu gösterirse, hastaya hormon terapisi uygulanabilir. Kemoterapi gibi, hormon tedavisi de tüm vücuttaki hücreleri etkileyebilir. Hormon tedavisi, ilâç kullanımıyla, ya da ameliyatla gerçekleştirilir. 

 

İlâç tedavisi: Doktor, doğal hormonu bloke edecek bir ilâç verebilir; örneğin, östrojeni bloke eden Tamoxifen, ya da vücudun kadınlık hormonu üretmesini önleyen bir anti-hormon ilâcı. 

Yumurtalık ameliyatı: Menopoza girmemiş bir kadın, yumurtalıklarını aldırmak için ameliyat olabilir. Vücuttaki östrojenin ana kaynağı yumurtalıklardır. Menopozdan sonra yumurtalıkların hormon üretimi doğal olarak azaldığı için ameliyat gerekmez.

 

Biyolojik Tedavi

Biyolojik tedavi, kanserle savaşmak için vücudun doğal yeteneğini (bağışıklık sistemi) kullanır. Metastatik meme kanseri olan bazı kadınlar, Trastuzumab (Herceptin) adlı bir ilâcın kullanımıyla biyolojik tedavi görür. Bu, kanser hücrelerine tutunabilen, laboratuvarda yapılmış monoclonal antikordur. Herceptin, laboratuvar testinde HER2 adı verilen proteine fazlaca sahip olan meme tümörüne sahip kadınlara verilir. Herceptin, Her2’yi bloke ederek, kanser hücrelerinin büyümesini yavaşlatabilir, ya da durdurabilir. Herceptin damara enjekte edilir. 

 

Tek başına, ya da kemoterapiyle birlikte verilir.

Biyolojik tedavi de, kemoterapi ve hormon tedavisi gibi tüm vücuttaki kanser hücrelerini etkiler.

Detaylı bilgi ve randevu almak için, formu doldurun.

Gönder

Detaylı bilgi ve randevu almak için, formu doldurun.

Gönder

Hastalarımız

Değişim Mümkün!

© 2023 Op. Dr. Mehmet Deniz - İzmir'in İlk Metabolik Cerrahi Merkezi

Designed By

whatsapp